Türkiye’nin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önde gelen isimlerinden Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanması ve görevden uzaklaştırılması, İstanbul’da geniş çaplı protestolara ve siyasi gerginliğe neden oldu. Birçok kişi tarafından muhalefet belediyelerine yönelik stratejik bir hamle olarak görülen bu gelişmeler, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile muhalefet arasındaki derinleşen ayrışmayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Suçlamalar
İstanbul’un en büyük ve etkili ilçelerinden biri olan Beşiktaş’ın Belediye Başkanı Rıza Akpolat, 13 Ocak 2025’te, yolsuzluk iddialarına yönelik geniş çaplı bir operasyonda gözaltına alınan onlarca kişi arasında yer aldı. Soruşturmanın merkezinde, iş insanı Aziz İhsan Aktaş liderliğinde olduğu iddia edilen “kâr odaklı bir suç örgütü” bulunuyor.
Savcılar, Akpolat’ı rüşvet almak, ihale yolsuzluğu yapmak ve haksız kazanç elde etmekle suçluyor. İddialara göre, Akpolat, şirketine ait araçları Aktaş’ın firmalarına yüksek fiyatlarla satarak rüşvet aldı ve bu firmalara belediye ihalelerinde avantaj sağladı. Ancak, söz konusu firmaların AKP’li belediyeler ve devlet kurumlarından da önemli sözleşmeler aldığı ortaya çıkınca, hesap verebilirlikte çifte standart iddiaları gündeme geldi.
Akpolat, tüm suçlamaları reddederek, ihale süreçlerinin yetkilendirdiği meslektaşları tarafından yürütüldüğünü ve kendisinin doğrudan müdahil olmadığını belirtti. Savunmasında, “Bu iddialarla ilgili hiçbir bilgim yok. Bana yöneltilen suçlamalar asılsız ve siyasi amaçlıdır,” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın Tepkisi
17 Ocak 2025’te İçişleri Bakanlığı, Akpolat’ın görevden geçici olarak uzaklaştırıldığını duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalefet belediye başkanlarına yönelik daha geniş bir baskısının parçası olarak görülüyor. Eleştirmenler, bu hamlelerin muhalefetin itibarını sarsmayı ve hükümete bağlı kayyumların atanmasının önünü açmayı hedeflediğini savunuyor.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Beşiktaş Belediye Meclisi’nin – tamamı CHP üyelerinden oluşan – bir vekil belediye başkanı seçeceğini doğruladı. Ancak, seçilmiş yetkililerin yerine hükümet tarafından kayyum atanması olasılığı endişe yaratıyor.
Halkın Öfkesi ve Protestolar
Akpolat’ın tutuklanması, 16 Ocak’ta Beşiktaş Belediyesi önünde binlerce kişinin katıldığı protestolara yol açtı. CHP İstanbul İl Örgütü tarafından organize edilen gösterilere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş gibi birçok yerel ve bölgesel parti lideri de destek verdi.
Protestocular, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazılı pankartlar taşıyarak, “Tek başına kurtuluş yok, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları attı. Pek çok katılımcı, muhalefet liderlerini hedef alan siyasi amaçlı saldırılara duyduğu öfkeyi dile getirdi.
Gösteriye katılan bir kişi, “Hükümet gerçek sorunlarla ilgilenmek yerine, muhalefet liderlerini itibarsızlaştırmak için skandallar uyduruyor. Bu sadece Akpolat ile ilgili değil, bu demokrasiye yapılan bir saldırıdır,” dedi.
Ekrem İmamoğlu Hedefte
Gözlemciler, bu gelişmelerin, İstanbul’un CHP liderliğindeki yönetimini, özellikle de gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ciddi bir rakip olarak görülen Ekrem İmamoğlu’nu zayıflatmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olduğunu belirtiyor.
Akpolat’ın tutuklanmasının ardından kararlı bir açıklama yapan İmamoğlu, “Komplolarınız bu bileği bükemez! Milletin demokrasi yumruğuna dayanamayacaksınız. Tek başına kurtuluş yok. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!” dedi.
Daha Geniş Bir Bağlam
Soruşturma, daha önce görevden alınarak tutuklanan bir diğer CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i de kapsıyor. Eleştirmenler, bu tür eylemlerin, muhalefet kontrolündeki belediyeleri hedef alan bir modelin parçası olduğunu ve genellikle seçilmiş yetkililerin yerini hükümet tarafından atanan kayyumların aldığını söylüyor.
İktidar yanlısı seslerden biri olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, yargı sürecini eleştirerek, tutuklamaların somut yasal dayanaklara dayanması gerektiğini vurguladı. Bu nadir eleştiri, Erdoğan’ın müttefikleri arasında bile bu tür hareketlerin tartışmalı doğasını ortaya koyuyor.
Geleceğe Dönük
Tutuklamalar ve görevden uzaklaştırmalar, Türkiye’de demokrasi ve yargı tarafsızlığı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Muhalefet liderleri, hükümetin bu eylemlerinin, özellikle İstanbul’da, muhalefetin yerel yönetimde kazandığı başarıları itibarsızlaştırmayı amaçladığını söylüyor.
Yasal süreç ilerlerken, Akpolat’ın savunma ekibinin suçlamalara karşı güçlü bir şekilde mücadele etmesi bekleniyor. Bu arada, CHP, otoriter baskılara karşı halk desteğini artırmaya kararlı.
İstanbul’daki durum, Türkiye’nin siyasi sahnesindeki daha geniş zorlukları yansıtıyor. Seçimler yaklaşırken, İstanbul’da genellikle ulusal siyasetin barometresi olarak görülen mücadele, tüm şiddetiyle devam ediyor.
Leave a Reply